Kullanıcı Hatası Hakkında: Tanıdık Bir Sorundan Hayati Bir Probleme
5 Aralık Cuma 2025
Kullanıcı Hatası Hakkında: Tanıdık Bir Sorundan Hayati Bir Probleme
Yazar: Özlem ÖZEN

Tanıdık Bir Sorundan Hayati Bir Probleme

Hepimiz yaşamışızdır.. Onlarca düğmesi olan ve hangisinin ne işe yaradığını bir türlü çözemediğimiz bir televizyon kumandasıyla boğuşmak. Ya da basit bir işlemi tamamlamak için dakikalarca uğraştığımız, kafa karıştırıcı bir web sitesinde kaybolmak. Bu tür anlar can sıkıcıdır ve genellikle kendimizi "bunu nasıl yapamadım" diye suçlarken buluruz.

Şimdi aynı kafa karışıklığını, bir yoğun bakım hemşiresinin hastanın hayatını kurtaracak ilacı doğru dozda ayarlamaya çalıştığı bir infüzyon pompası ekranında hayal edin. Burada bir anlık tereddüt veya yanlış bir dokunuş, sadece can sıkıntısı değil, trajik bir sonuç anlamına gelebilir.

Bu yazıda, bu tür hayati riskleri önlemek için geliştirilen tıbbi cihaz güvenliği standardı ISO 62366-1'den yola çıkarak, sadece medikal cihazlar için değil, kullandığımız tüm ürünler için geçerli olan 4 çarpıcı ve ezber bozan dersi inceleyelim.

1. "Kullanıcı Hatası" Efsanesi

"Kullanıcı hatası" kavramı tehlikeli bir efsanedir ve hatanın kaynağı genellikle kullanıcının kendisi değil, ürünün tasarımıdır. ISO 62366-1 standardı, bu konuda son derece net bir duruş sergiler ve suçu kullanıcıdan alıp doğrudan tasarıma yönlendirir. Standardın temel görüşü şudur:

"Kullanım hataları çoğunlukla kötü kullanıcı arayüzü tasarımının doğrudan sonucudur."

Bu bakış açısı, "hatasız kullanıcılar yaratmak" yerine, "insanın hata yapabileceğini kabul edip bu hataların zararını en aza indiren sistemler tasarlamak" anlamına gelir.

Bu prensip sadece hayat kurtaran cihazlar için geçerli değil. Her gün kullandığınız bankacılık uygulamasındaki o basit para transferi ekranını düşünün. "Gönder" butonuyla "Yeni Alıcı Tanımla" butonunun yan yana ve aynı renkte olduğunu farz edin. O anki dalgınlıkla yanlış butona basmanız sizin hatanız mı, yoksa o arayüzün hataya davetiye çıkaran tasarımı mı?

2. "Normal Kullanım" Sandığınız Gibi Değil: Hatalar da Oyunun Bir Parçasıdır

Çoğumuz "normal kullanım" denince bir cihazı kusursuz ve talimatlara uygun şekilde kullanmayı düşünürüz. Ancak ISO 62366-1, bu tanımı radikal bir şekilde genişletir. Standarda göre NORMAL KULLANIM iki temel durumu kapsar:

* Doğru kullanım: Cihazı hatasız kullanmak.

* Kullanım hatası: Öngörülebilir hatalarla cihazı kullanmak.

Bu tanımın en şaşırtıcı yönü, tasarımcıların ve üreticilerin, kullanıcıların yapabileceği öngörülebilir hataları sürecin doğal bir parçası olarak görmek zorunda olmasıdır. Bu sorumluluk, ürün geliştirme ekiplerinin omuzlarına yüklenmiştir. 

3. En Güvenli Tasarım, Uyarıya İhtiyaç Duymayandır

Birçok ürün, tasarımdaki zayıflıkları ve riskleri uyarı etiketleri veya metinleriyle çözmeye çalışır. Bu, çoğu zaman bir "tasarım kolaycılığı" ve sorumluluğu kullanıcıya yükleme çabasıdır. Oysa ISO 62366-1, bu yaklaşımı kesinlikle reddeder ve risk kontrolü için katı bir öncelik sırası sunar:

1. Doğal Güvenlik Tasarımı: Riski en baştan ortadan kaldıran çözümler.

2. Koruyucu Önlemler: Alarmlar gibi fiziksel veya teknik tedbirler.

3. Bilgilendirme ve Uyarılar: En son çare olarak başvurulan yöntemler.

Bunu somutlaştırmak için yanlış takılamayacak konnektörleri düşünün. Birbirine uyumsuz konnektörler tasarladığınızda, kullanıcının yanlış bir bağlantı yapma riskini sıfıra indirirsiniz. Bu, uyarıya ihtiyaç duymayan, doğal olarak güvenli bir tasarımdır.

İyi tasarlanmış bir konnektörün ‘bu taraf yukarı’ etiketine ihtiyacı yoktur. Dijital dünyada bu doğal güvenliğin karşılığını bulamadığımızda ise karşımıza sürekli beliren 'yardım balonları' çıkar. Bir yazılımda bir özelliğin ne işe yaradığını anlatmak için yardım balonları çıkıyorsa, bu aslında bir yardım değil, bir "itiraf"tır. Tasarımcı adeta şöyle demektedir: "Ben bu arayüzü kendi kendine anlatacak kadar basit yapamadım."

Elbette karmaşık bir arayüzü yeniden tasarlamak yerine birkaç satır kodla bir yardım balonu eklemek çok daha hızlı ve ucuz bir çözümdür. Bu yolun neden cazip geldiğini anlamak zor değil. Ancak standart, tam da bu noktada bizi uyarır: Kısa vadede kazanılan bu zamanın, uzun vadedeki kullanıcı memnuniyetsizliği, artan destek talepleri ve marka itibarı hasarı gibi maliyetler karşısında kabul edilemez olduğunu hatırlatır.

4. Kullanım Kolaylığı Şans Değil, Sigorta Poliçesidir

Sezgisel ve kullanıcı dostu bir ürünün sadece "sağduyu ve estetikle" yaratılacağı düşüncesi yaygın bir yanılgıdır. ISO 62366-1'e göre güvenli ve kullanılabilir bir ürün, rastgele değil, sistemli bir "Kullanılabilirlik Mühendisliği Süreci" ile inşa edilir.

Biliyoruz, proje takvimleri sıkışık olduğunda bu testler genellikle "zaman kaybı" veya "lüks" olarak görülüp ilk feda edilen adımlar olur. Oysa bu bakış açısı temelden yanlıştır.

Bu süreç bir maliyet değil, projenin sonunda ortaya çıkacak çok daha pahalı ve yıkıcı hataları en başta önleyen bir sigorta poliçesidir. Kariyerimin başlarında, 'vaktimiz yok' bahanesiyle bu sigortayı yaptırmadığım bir projeyi acı bir şekilde hatırlıyorum. Sonuç? Ürün çıktıktan sonraki altı ayımızı, her gün patlayan yeni bir sorunu çözmek için yapılan acil durum toplantılarında geçirdik. O sigortayı yaptırmamanın bedeli en az on katı oldu.

Sonuç: Suçlamaktan Sorumluluk Almaya

Medikal cihaz tasarımından çıkarılan bu dersler, etkili ve güvenli tasarımın, kullanıcıların kusursuz davranmasını beklemek yerine, onların hata yapma potansiyellerini hesaba katması gerektiğini gösteriyor.

Tüm bunlardan sonra bir “kullanıcı hatası” ile karşılaştığınızda ne düşüneceksiniz? Kullanıcıyı mı suçlayacaksınız, yoksa tasarımı mı sorgulayacaksınız?

Bu soruyu bir bitiş noktası olarak değil, bir başlangıç noktası olarak görelim. Çünkü cevabı, taktığınız şapkaya göre değişecektir ve her rolün bu döngüyü kırmak için bir gücü vardır.

Tasarımcılar İçin: Bir sonraki projenizde zihninizdeki soruyu değiştirin: "Kullanıcı bunu yanlış anlarsa ne olur?" diye sormak yerine, "Bu arayüzü yanlış anlaşılması imkansız hale nasıl getirebilirim?" sorusunu sorun. Riski uyarıyla değil, tasarımla ortadan kaldırın.

Ürün Yöneticileri İçin: Kullanılabilirlik testlerini bir maliyet kalemi olarak değil, projenin başarısını garanti altına alan bir sigorta poliçesi olarak sunun. Geliştirme başında bu sigortaya harcanan her 1 liranın, ürün çıktıktan sonra bir hatayı düzeltmek için harcanacak 10 liradan sizi kurtaracağını unutmayın.

Son Kullanıcılar İçin: Bir uygulamayı kullanırken zorlandığınızda kendinize şunu hatırlatın: Bu bir zeka testi değil. Sorun sizde değil, üründe. Unutmayın, sessiz kaldığınız her an, kötü tasarımların hayatımızda kalmaya devam etmesine izin verirsiniz.

Sorumluluk hepimizin.